.
  Şapsığlar
 

Şapsığların Hikayesi

Şapsığlar Kuzey Kafkasya'da, Ubıhlardan sonra en fazla kıyıma uğrayan, nüfusunun büyük kısmını yitiren bir halktır

Bir zamanlar Kuzeybatı Kafkasya'da, Karadeniz kıyısında Tuapse, Jıbge, Soğucak, Anapa gibi limanlara sahip olan Şapsığlar, sürgünden en fazla etkilenen halktır.

Kafkasya'da 10 bini aşkın bir nüfusu kalan Şapsığlar, Türkiye'de yaşayan Kafkas kabilelerinin belki de en kalabalığıdır.

1864 yılında, büyük Çerkes sürgünü sırasında vatanlarında kalabilen Şapsığlar, darmadağın olmuşlardı. Çok az kalan nüfuslarına rağmen, Bolşevik ihtilali sırasında Şapsığlar yine Kafkasya'da en etkin Çerkes kabilesiydi.

İstanbul Çerkes Teavün Cemiyeti'nden Kafkasya'ya giden Şapsığ Yusuf Suat Neğuç'un çalışmaları, Şapsığlar arasında büyük bir heyecan uyandırmıştı. Aguy Köyü'nü önceleri merkez tutan Neğuç, Bjeduğ bölgesinin Tahtamukay Köyü'nde açmış olduğu okulda, Adıge gençlerini yetiştirmek ve bilinçlendirmek gibi bir misyonu üstlenmişti.

***

1918 yılında kurulan Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti'ne dahil olan Şapsığlar, Kuzey Kafkasya'nın Rus işgaline girmesinden sonra 1924 yılında "Şapsugski Natsalni Rayon" (Şapsığ Ulusal Bölge İdaresi) adı altında bir yönetim birimine sahip oldular.

Bunun anlamı o şartlar altında çok büyüktü. Her şeyden önce bu tanım sınırları belli (Lazarevski, Tuapse) bir coğrafyayı ifade ediyor; daha da önemlisi, bu tanım Şapsığların bu bölgenin otokhton halkı olduğunun en büyük kanıtıydı.

Şapsığ Ulusal Bölge İaresi, Krasnodar Eyaleti içinde yer alıyor, kendi yönetim birimlerine ve yöneticilerine sahip bulunuyordu. Bu bölgede kendi dilinde eğitim yapıyor, kültürünü yaşatma imkanına da sahip bulunuyordu. Toplam nüfusu bir kaç bini geçmeyen Şapsığ halkı için bu yönetim çok önemliydi. Adeta özerk Cumhuriyetin küçültülmüş bir birimiydi bu yönetim.

Şapsığ halkına hayat veren bu yönetim altında Şapsığlar yeniden kimliklerini bulma mücadelesine girişmişlerdi.

Önceleri Kafkasya'da hakim olmak için geniş tavizler veren Bolşevikler, yavaş yavaş verdiklerini geri almaya başladılar. Aydınların, din adamlarının yok edilmesi operasyonu, ardından kille okuma yazma zorunluluğu, derken hürriyetler gittikçe kısıtlanıyordu.

***

1945 yılına gelindiğinde Moskova yönetimi Şapsığ bölgesinin idare özerkliğini ortadan kaldırıyordu. İkinci Dünya Savaşı'nın bitiminden sonra, Hitleri yenen bir lider olarak Stalin, bütün Rusya'da diktatörlüğünü ilan ediyordu.

Stalin dönemi, Kuzey Kafkasya'da bugün bile yaşanan problemlerin kaynağını oluşturan dönedir. Abhazya-Gürcistan, Oset-İnguş, Mezdog, Karaçay, Balkar, Çeçenistan, Güney Osetya velhasıl Kafkasya'nın neresinde bugün bir anlaşmazlık varsa, bunların tamamına yakını Stalin döneminde ekilen fitne tohumlarının sonucudur.

Stalin İkinci Dünya Savaşı'nda perişan olmuş, yorgun düşmüş, en yiğit insanlarını savaşta kaybetmiş Kuzey Kafkasyalılar'ı gafil avlıyordu. Kendi derdiyle uğraşan halk, yapılanları anlayacak, ya da tepki verecek durumda değildi. İşte böyle bir ortamda Kafkasya, gelecekte kendisini rahatsız edecek idari bölünmelerle karşı karşıya kalıyordu.

1936 yılından başlayarak Kafkasya'da hem aydınlara, hem de din adamlarına karşı uygulanan yok etme politikası sonucu, halkı aydınlatacak, onun önüne geçecek hiç bir lider kalmamıştı.

Moskova'dan gelen talimatları uygulayan yerel yöneticilerin bunda çok büyük günahı vardı. Dönemin Kabardey-Balkar Lideri Betal Kalmukov, Moskova'dan gelen, "Kabardey-Balkar'da rejim muhalifi olduğundan şüphelendiğimiz otuz kişi var" yazısına derhal tatbiki olarak cevap verir. Moskova'ya yazdığı cevapta Kalmukov, "Siz otuz rejim muhalifinden bahsetmiştiniz. Ben ise 300 muhalifin kellesini size gönderiyorum" mealli cevaplar veriyordu. Betal Kalmukov'un bu davranışı Kabardey-Balkar'da, "Şapkayı getir dediklerinde kellesiyle birlikte götürüyor" sözünün söylenmesine sebep olmuştur.

***

1990'lı yıllarda, Sovyetler Birliği'nin yıkılmasının ardından, bütün Kuzey Kafkasya halkları bir şekilde hak arama mücadelesine girmişlerdi. İşte bu noktada Şapsığlar 1945 yılında kaybettikleri idari özerkliklerini yeniden kazanmanın peşine düştüler. Bu konuyu dile getiren ve hak arama mücadelesinde bayraktarlık yapan kurumlar ise Adıge Xase ve Kafkas Halkları Konfederasyonu idi.

Bu mücadeleyi yürütenler Adıge Xase adına Valera Hatujuko, Şapsığlar adına, o zamanlar Kafkas Halkları Konfederasyonu Başkan Yardımcısı ve Şapsığ Xase Başkanı olan Ruslan Gvaşev'di. Bu mücadelenin başladığı 1992 yılında Rusya Parlamento Başkanı da Ruslan Hasbulatov'du.

Moskova'da bu konuda girişimlerde bulunan Hatujuko Valera ve Ruslan Gvaşev, kamuoyu oluşturmak için taktikler geliştirirler, maksat Şapsığ meselesini gündeme taşımaktır. Önceleri Moskova'da okuyan Şapsığ orijinli öğrenciler ararlar. Zaten nüfusu çok az olan Şapsığ halkından Moskova'da öğrenci bulamazlar. Bunun üzerine Hatujuko Valera, Moskova'da eğitim alan tanıdığı Kabartay öğrencileri bulur. O zaman delikanlılık çağında olan Kuşha Hüseyin, Kanoka Arsen ve arkadaşları hazırladıkları pankartlarla "Bela Dom"(Beyaz Ev)'ın önüne giderler. Parlamento toplantısı için Meclise gelen milletvekillerinin önüne atlarlar.

Kabardey öğrencilerin ellerinde çok ilginç pankartlar vardır. Bütün gazeteler ve televizyonlar oradadır. Pankartlarda "Ben Şapsığ'ım, vatanımı istiyorum", "Ben Şapsığ'ım, benim vatanım nerede?", "1945 yılında kaldırılan özerkliğimizi geri istiyoruz" ifadeleri yazılıydı.

Bu eylem karşısında Rus milletvekilleri şaşırırlar. Milletvekillerinin tamamı Şapsığ kelimesini ilk defa duyarlar. Şapsığ kelimesi bu olay sonucu en azından bütün Rusya'da duyulur. Şapsığların bir Çerkes kabilesi olduğu basında yer alır.

Hatujuko Valera ve Ruslan Gvaşev'in çabalarına parlamentodan destek gelir. Bu destek en üst seviyededir. Parlamento Başkanı, Çeçen asıllı Ruslan Hasbulatov Şapsığ davasına büyük destek verir. Kabardey-Balkar adına Rusya Parlamentosu'nda bulunan Tuma Muhammeddin'in girişimleri ile Şapsığ Özerk Bölgesi Tasarısı bütün alt komisyonlarda ve komitelerde kabul edilir.

Rusya hukukuna göre bir tasarının parlamentoda yasalaşması için farklı zamanlarda iki kez oylanması gerekiyorr. Komisyonlardan geçen "Şapsığ Rayonu" tasarısı mecliste oylanmak üzere gündeme alınır. Gündeme alınmasında Ruslan Hasbulatov'un büyük etkisi vardır.

Görüşmelere geçildiği sırada parlamentoda bulunan Adıge kökenli milletvekillerinin tamamı salondan kaçarlar. Bunlara Kokov Valera, Carım Aslan da dahildir. Salonda kalan tek Adıge milletvekili Tuma Muhammedin'dir. Yasa görüşülmeye başlayınca söz alan milletvekilleri , "Nereden çıktı bu Şapsığ konusu, Şapsığ da nedir? Meclisi neden böyle ıvır zıvır konularla meşgul ediyorsunuz?" gibi serzenişlerde bulunurlar.

Bu konuşmalara cevap vermek üzere kürsüye gelen Tuma Muhammedin, Duma Kürsüsü'nde tarihi konuşmasını yapar: "Ben Şapsığ'ım, bütün Adigeler Şapsığdır. Bütün Kabardeyler Şapsığ'dır. Şapsığlar geçmişte ellerinden alınan haklarını geri istiyorlar. Bu talebin nesi lüzumsuz? Parlamento bu konularla ilgilenmeyecekte hangi konularla ilgilenecek?"

Birinci görüşmede kabul edilen yasa, ikinci görüşmede kabul edilmez. Tuma Muhammedin ve Ruslan Hasbulatov'un çabaları yeterli olmaz.

Şapsığların özerk bölge taleplerine karşı Krasnodar Kazakları kışkırtılırlar. Kazak atamanlarının tepkileri öne sürülür. Parlamentoda vazife yapan başta Adıge milletvekilleri olmak üzere Kuzey Kafkasya kökenli milletüvekilleri oylamalara katılmazlar.

O tarihlerde Rusya Parlamentosu'nda etnik halklardan oluşan kurulun başkanı olan, Rusya'nın etkili siyasetçilerinden Avar asıllı Ramazan Apdüllatipov Gacımuratoviç bu yasaya şiddetle karşı çıkar. Gerekçe olarakta Dağıstan gibi küçük, etnik halklardan oluşan bir ülke bu yasayı emsal göstererek parçalanabileceğini gösterdi. Yani Aptüllatipov elmalarla armutları aynı sepete koymuştu.

Aptüllatipov bu kararı geçirmeyerk büyük kariyer yaptı. Bunun mükafatı olarak önce Rusya Senato Başkan Yardımcısı, sonra bakan, başbakan yardımcısı oldu. Şu anda hiç bir organik bağı olmamasına rağmen, Kazakistan'ın kuzeyinde yer alan ve bir Rus eyaleti olan Saratov eyaleti adına Rus senatosunda temsilcidir. Rus senatosunda yer alan senatörler halk tarafından seçilmez, her bölgeden biri yürütme, biri de yasama temsilcisi olarak senatoda temsil edilir.

,,cerkes_resimleri,çerkes resimleri,Azbuz
SAPSIGLARIN HIKAYESI              

 
 
  Bugün 26 ziyaretçi (28 klik) kişi burdaydı!  
 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol